
Z Kuşağı Eğitimdeki Değişimi Nasıl Şekillendiriyor?
Z kuşağı, resmi olarak üniversiteye giriş yaptı. Kendilerinden önceki Milenyum (Y) kuşağı gibi, Z kuşağı da yükseköğretimde öğrenme biçimini altüst ediyor. Ancak, bu farklar sadece teknolojiye olan bağlılığın ötesine geçiyor. Z kuşağı, öğrenme sürecine doğrudan ve yaparak/yaşayarak dahil olabilecekleri sosyal öğrenme ortamlarını benimseme eğilimi gösteriyor. Erişim engeli düşük ve sürekli ulaşılabilen isteğe bağlı hizmet beklentisine sahipler. Üniversite döneminin başından itibaren diğer kuşaklara göre daha kariyer odaklılar.
Barnes and Noble College tarafından yaşları 13-18 arası değişen 1,300 orta okul ve lise öğrencisi üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, günümüz öğrencileri pasif öğreniciler olmayı reddediyorlar. Sınıfa gelip ders boyunca oturmak ve girecekleri sınavlar için ezberleyecekleri notlar almak onlara göre değil. Bunun yerine, derse tam anlamıyla katılmak ve öğrenme sürecinin aktif bir parçası haline gelmek istiyorlar.
Z kuşağı öğrencileri, bütünüyle sürükleyici bir eğitim deneyimi fırsatına sahip olduklarında daha başarılı olma eğilimi gösteriyorlar ve hatta bu sürecin bir parçası olmanın getirdiği zorluklardan bile keyif alıyorlar. Yapılan bir ankette öğrencilerin yüzde 51’inin en iyi yaparak/uygulayarak öğrendiğini söylemesi ve yalnızca yüzde 12’sinin en iyi dinleyerek öğrendiğini belirtmesi bunu kanıtlar nitelikte. Aynı öğrenciler, sınıf tartışmalarını ve interaktif sınıf ortamlarını geleneksel öğretim yöntemlerine tercih ettiklerini de belirttiler.